- Komutanım, orda mısınız?
- Efendim, ses verin lütfen. Komutanım orda mısınız?
- Kalp atışları ne durumda, bilgi verin yaşam istatistikleri nasıl?
- Efendim nabız düşmeye başladı. Sanırım komutan yaralanmış olmalı, kan kaybından dolayı nabız düşmekte
- Lanet olsun nerede bu görüntü, neden sinyal alamıyoruz. Komutan lütfen ses verin efendim.
- Teğ-men… buradayım.
- Efendim yaralı mısınız?
- E-evet. Sanırım bacağım kırık. Kan, kan kaybediyorum
- Efendim yedekleme ünitesinden uzakta mısınız? Lütfen kabine girmeye çalışın.
“Hoş geldiniz. Lütfen tanımlama işlemini gerçekleştiriniz” diye yanıt verdi makine.
- Komutan Noyan
- Sistem geri yükleme
- Fiziksel
- Alınan son yedek geri zekâlı makine haydi artık!
Dev ışık huzmesi, garip seslerle birlikte komutanın vücudunu dalga dalga inceliyordu. Kanlar içerisinde bekleyen komutan bayılmanın eşiğindeydi. Makine çalışırken sesli bilgilendirme mesajlarını vermeye başlamıştı.
“Son fiziksel yedekleme geri yükleniyor…”
“Hasarlı dokular onarılıyor…”
***
Yedekleme ünitesinde uzun süre baygın kalan Noyan ayılır ayılmaz kapağı açıp doğruldu. Etrafına bakındığında darmadağın ve kanlar içerisinde kalmış kokpiti gördü. Haberleşme cihazları dâhil birçok alet yerlere fırlamış, ekrandaki görüntüler kapanmıştı. Yerde duran kaskını görünce yanına yaklaşıp kafasına taktı. Mikrofonuna seslenmeye başladı:
- Kozmos 21 den Anadolu’ya. Sesimi duyuyor musunuz?
- Anlaşıldı Kozmos 21 sesiniz geliyor. Burası Anadolu, durumunuz nedir komutanım?
- Ben iyiyim, yedeklemeden yeni çıktım bayılmışım.
- Efendim çok sevindim. Mekikte durum nasıl hala görüntü alamıyoruz.
- Çarpışmadan sonra etraf biraz dağılmış mekiğin arka kısmına geçemedim henüz. Görünen o ki etraf güneş ışıklarıyla aydınlık vaziyette. Kokpitin ucu gökyüzüne bakıyor sanırım bir tümseğin ya da tepenin üzerindeyim. Görüş açısı yok. Şuan benden başka mürettebattan uyanık kimse de yok. Henüz kontrol edemedim.
- Anlaşıldı efendim.
- Teğmen izninle daha sonra iletişime geçeceğim.
Diyerek kaskını tekrar başından çıkardı komutan. Kokpitin çıkış kapısını aralamadan elektronik uzay elbiselerini giymesi gerekiyordu, gemide sızıntı olabilirdi. Üzerindeki parçalanmış, bazı bölmelerde kabloları yerinden fırlamış kıyafetlerini çıkartmaya başladı. 10 dakikalık giyinme süresinin ardından kafasına cam kaskını yerleştirerek kapıya yöneldi. Neşeli bir edayla “Uyanma vakti hanımlar” diyerek kapının manuel ve elektronik kilitlerini açtı. Ancak gördüğü manzara karşısında şaşkınlıktan dona kalmıştı. Mürettebat bölümü adeta kokpitten sökülmüş gibiydi. Karşısında sadece kahverengi toprak yığınları bulunuyordu. Üzgün gözlerle belki kopan parçalar yakınlardadır diye mekiğin arkasına bakındı. Ancak ortalıkta mekikle ilgili hiç bir şey gözükmüyordu. Dışarı birkaç adım atarak dizlerinin üzerine toprağa çöktü. Aman Tanrım diye fısıldadı kendi kendine. Uyanamadan ölmüşler.
Şaşkın, terlemiş, karamsar bir halde olduğu yerde kıpırdamadan kaldı.
***
Komutan Noyan bir süre sonra ayağa kalkarak kaskındaki monitöre seslendi.
- Anadolu ile iletişime geç…
- Anadolu beni duyabiliyor musunuz? Kozmos 21 den Anadolu’ya
- Dinlemedeyiz efendim tamam.
- Ben Komutan Noyan. Mürettebatımın olduğu kısım dahil her şey parçalanmış mekikten kalan tek parça kokpit. Gemide sadece ben varım tamam.
- Kozmos 21 tekrarlarımsın lütfen.
Dışarıya doğru birkaç adım attıktan sonra mekiğin tahmin ettiği gibi tümsek üzerinde, başı havaya kalkmış vaziyette olduğunu gördü.
Atmosferdeki gaz oranlarının ölçümünü yapma fikri aklına gelince hemen kaskındaki monitörden sorgulamayı başlattı. Kaskından gelen sesler ölçüm sonuçlarını söylemeye başladı.
- Azot oranı %78, Oksijen %21, Karbondioksit %0.034
- Değerler yaşam şartlarına elverişli mi?
- Ancak kaydedilen değerlere adapte olmanız zaman alabilir.
- Bu kaskımı çıkarabilirim anlamına mı geliyor?
- Hayır efendim. Çevreyle aniden temas etmeniz nabız yükselmesi ve beraberinde baş dönmesi ile değişik komplikelere neden olabilir.
- Çözümün?
- Mevcut azot oranınızı kademeli olarak azaltıp, oksijen oranınızı arttırabilirim.
- Kabul edildi. Diye cevap verdi komutan.
- Ortama uyum ne kadar sürecek?
- Yaklaşık 3 saat 12 dakika efendim.
Az ilerde oluşmuş tepenin üzerinden etrafa bakma fikri geldi aklına bir anda. Belki de mekiğin kopan parçalarını bulabilirim umuduyla gözüne kestirdiği mesafeyi yürümeye başlamıştı. On dakika kadar süren bu yolculuğun sonunda hedefindeki yükseltiye ulaştı. Gördüğü manzara karşısında etkilenmişti. Upuzun yeşil renkli düzlüğün görüntüsü karşısında şaşkına dönmüş, bir an mürettebatını unutmuştu. Sağ kolunu göğüs hizasına yatay olarak kaldırıp, kolundaki tuşlara dokundu. Ardından küçük bir ekran belirdi ve yeşil düzlüğe doğru cihazın arkasını tutarak komutunu verdi:
- Tanımla!
- Orman
- Orman nedir?
- Çeşitli odunsu bitkilerin bir araya geldiği ağaç toplulukları. Bilenen son orman 2156 yılındaki kozmik radyasyon tahribatından sonra yok olmuştur. Yıllar öncesine kadar gezegendeki en önemli oksijen kaynağı ve canlı yaşam alanları olarak bilinmektedir…
Uğur ASLAN
13/10/2014
Sivas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme